Hapşıran Kişiye-yerhamükellah
Hapşıran bir Müslümanın "elhamdülillah" demesi, orada
bulunanların da hapşıran kişiye, "yerhamükellah / Allah sana rahmet etsin."
diyerek mukabelede bulunması, hapşıran kişinin de tekrar, "yehdînâ ve
yehdîkümullah / Allah (c.c.) bize ve size hidayet etsin." demesi, Peygamberimiz
(s.a.v.) Efendimizin sünnet-i seniyyesidir.
Eğer, olduğu yerde kalmış olsa, bir takım kalıcı dertlere sebep
olacak olan, dimağda toplanmış bulunan buharın hapşırarak çıkmasıyla, hapşıran
kişiye bir nimet ve fayda temin edilmiş olur. Vücutta, yeryüzünde meydana gelen
zelzele gibi bir sarsıntıdan sonra organların eski hâli gibi sağlıklı kalmış
olması üzerine hapşıran kişinin, Allah'a hamd etmesi yani, "elhamdülillah"
demesi, meşru kılınmıştır.(1) Aksırmanın insan sağlığına bu faydalarından
dolayıdır ki, Hatibin, İbn-i Ömer (r.a.) rivayetinde Peygamberimiz (s.a.v.)
Efendimiz:
"Aksıran yahut geğiren kişi 'elhamdülillahi alâ külli halin
minelhâl' derse, ondan en hafifi cüzzam olan yetmiş hastalık def edilir."
buyurmuşlardır.
Başka bir rivayette ise Hz. Ali (r.a.)'in, el-Edebü'l-Müfred'de
kaydedilen bir rivayeti ise şöyledir:
"Kim hapşırdığı zaman 'elhamdülillahi Rabbi'l-âlemine alâ külli
hâlin ma kâne' derse ebediyen ne kulak ne dil (ne de karın) ağrısı
çeker."(2)
Ayrıca insan hapşırınca birkaç saniyelik zaman dilimi içerisinde
kalbin atışı durur ve kalp bu esnada dinlenir. Bundan sonra kalp tekrar
çalışmaya başlar. İşte bu insanın ölüp de tekrar hayata dönmesi gibidir. Zira
hapşırma esnasında duran kalp tekrar çalışmayabilir. Cenâb-ı Hakk'ın insana
tekrar kalbin çalışması nimetini vermesi karşısında, "elhamdülillah" denir,
Cenâb-ı Hakk'a şükredilir.
Tıp mütehassıslarına göre, aksırmakla saniyenin onda biri kadar
bir zamanda gözlerimiz ve hava geçitlerimiz kapanarak, saatte 300-350 km hızla
85.000.000 bakteriyi bomba gibi havaya fırlatırız.
Araştırmalar aksırmanın nasıl meydana geldiğini anlayabilmek için
çok hızlı fotoğraf çeken makinelerde özel bir teknik kullanmış ve ancak
saniyenin 1/100.000'inde kareyi dondurarak istedikleri resimleri elde
edebilmişlerdir. Resimde görülen zerreciklerin çevresindeki sıvı tabaka buhar
olup uçar ve zerreler havada uçuşurlar. Bilim adamları, biri aksırdıktan yarım
saat sonra havada hâlâ 4.000 zerreciğin uçuştuğunu ortaya çıkarmışlardır. Bu
zerrecikler zararsız su tanecikleri veya cansız maddeler değildir. Aksıran bir
kimsenin karşısına bakterilerin çoğalmasına yardımcı olacak besin ortamı bulunan
bir tabaka yerleştirilerek tabakanın üzerindeki bakteriler sayıldığında, tek bir
damlanın 19.000 bakteri kolonisi meydana getirdiği müşahede edilmiştir. Tek bir
aksırık 85.000.000 bakteriyi çevreye saçabilmektir.
Hapşıran kişinin mikropları etrafa saçmaması ve grip gibi
hastalıkları yaymaması için, eliyle ya da bir mendil ya da elbisesiyle ağzını
kapaması sünnettir. Zira Ebu Hureyre (r.a.)'in bu husustaki bir rivayeti
şöyledir:
"Rasûlullah (s.a.v.) hapşırdığında elini veya elbisesini ağzına
koyar, sesini gizler veya hapşırmayı içinden yapardı." demişlerdir.
Fizyologlara göre mutlaka yapılması gereken bir hareket olan
aksırma, insanın şuurlu bir yardımı olmaksızın, şaşırtıcı bir mekanizma ile
gerçekleştirilmektedir. Çünkü aksırma ihtiyacı hissettiğimiz zaman aksırırsınız,
önüne geçemezsiniz. Vücudunuza bu mekanizma konulmamış olsaydı, bize rahatsızlık
veren pek çok zararlı maddelerden ve tozlardan kurtulmamız mümkün olmayacaktı.
İşte bu sebeplerden dolayıdır ki milyonlarca mikrop ve zararlı maddelerden
kurtulduğumuz için, aksırdıktan sonra Rabbimiz'e şükrediyor, "elhamdülillah"
diyoruz.
Hapşıran kişiye "çok yaşa" denilmesi caiz olsa da, sünnete uygun
olan ifadelerin kullanılması en doğru söyleyiştir.
Kaynaklar:
1. Zâdü'l-Mead, II/983.
2. Kütüb-ü Sitte, IX/426.
Sorularla İslamiyet.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder